Her zamanki gibi…
O: Ne iş yapıyorsun?
Ben: “Hacker’ım”
O: (şüpheci) “Hacker?”
Ben: Şirketlerin siber güvenlik seviyelerini arttırmalarını sağlamak için hackerlar tarafından kullanılan araç ve teknikleri kullanarak sistemlerine sızıp, nasıl sızdığımı raporlayarak önlem almalarını sağlıyorum”
O: (benim son cümlemi zerre dinlemediği belli olurken) benim de bir arkadaşın Facebook’u…
Ben: “Hacker’ım”
O: (şüpheci) “Hacker?”
Ben: Şirketlerin siber güvenlik seviyelerini arttırmalarını sağlamak için hackerlar tarafından kullanılan araç ve teknikleri kullanarak sistemlerine sızıp, nasıl sızdığımı raporlayarak önlem almalarını sağlıyorum”
O: (benim son cümlemi zerre dinlemediği belli olurken) benim de bir arkadaşın Facebook’u…
O “arkadaş” çoğu zaman karşı cinsten olup, süren veya yakın zamanda bitmiş bir gönül ilişkisinin diğer paydaşı oluyor. Buna benzer talepler mail yoluyla doğrudan da geliyor “Hocam merhaba, eski erkek/kız arkadaşımın maili/Facebook’u…”
Taleplerin yasadışı olmasına karşılık insanların “aldatılıyor muyum?” sorusunu kendilerine sorması da gayet doğaldır. Bu nedenle, şimdiye kadar incelediğim bazı vakalardan yola çıkarak aşağıdaki ipuçlarını derledim.
Sosyal medya üzerinden yaşanan ilişkilerin önemli bir kısmının “gerçek” hayata yansımadığını görüyoruz. İnsanların bu ortamda daha rahat davranmalarının ise bazı bilimsek nedenleri var:
E-posta gibi değil
E-posta mesajlarını yazarsınız… gönderirsiniz… karşı taraf okur… cevap verir… sonuçta bu, ideal bir sohbet ortamından çok uzaktır. Ancak sosyal medya platformlarının sunduğu anında mesajlaşma ortamları yazışmaların gerçek zamanlı olarak ve karşılıklı yapılmasına imkan veriyor. Bu sayede, örneğin e-posta yazışmalarında, mesajlar arasında geçen sürede, duygular etkilerini ve yoğunluklarını kaybederken, anında mesajlaşma duyguların gerçek iletişimlerde olduğu gibi yaşanmasına imkan veriyor. Birlikte güldüğünüz, birlikte üzüldüğünüz algısı anında mesajlaşma ile kurulan iletişim sırasında duyguların ortaya çıkmasına ve “yaşamasına” imkan veriyor.
E-posta mesajlarını yazarsınız… gönderirsiniz… karşı taraf okur… cevap verir… sonuçta bu, ideal bir sohbet ortamından çok uzaktır. Ancak sosyal medya platformlarının sunduğu anında mesajlaşma ortamları yazışmaların gerçek zamanlı olarak ve karşılıklı yapılmasına imkan veriyor. Bu sayede, örneğin e-posta yazışmalarında, mesajlar arasında geçen sürede, duygular etkilerini ve yoğunluklarını kaybederken, anında mesajlaşma duyguların gerçek iletişimlerde olduğu gibi yaşanmasına imkan veriyor. Birlikte güldüğünüz, birlikte üzüldüğünüz algısı anında mesajlaşma ile kurulan iletişim sırasında duyguların ortaya çıkmasına ve “yaşamasına” imkan veriyor.
Parmaklarınızın ucunda
Muhasebe bölümündeki hoş kızı/çocuğu düşünün. Gerçek hayatta flörtle uzaktan yakından alakası olan bir ortamın oluşması için kahve molasında, öğle tatilinde veya iş dışında, üstelik belli bir süre birlikte olmanız gerekecekti. Sosyal medya sayesindeyse gerek kedi videosuna yorum yaparak, gerek doğum gününü kutlayarak sürekli iletişim halinde kalabilirsiniz.
Muhasebe bölümündeki hoş kızı/çocuğu düşünün. Gerçek hayatta flörtle uzaktan yakından alakası olan bir ortamın oluşması için kahve molasında, öğle tatilinde veya iş dışında, üstelik belli bir süre birlikte olmanız gerekecekti. Sosyal medya sayesindeyse gerek kedi videosuna yorum yaparak, gerek doğum gününü kutlayarak sürekli iletişim halinde kalabilirsiniz.
Klavye kahramanlığı
Gerçek hayatta birinin gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğiniz kadar “cesurca”, hatta “ayıp” şeyleri klavye ve ekranın arkasında olmanın verdiği güven hissi sayesinde çekinmeden yazabiliyoruz.
Gerçek hayatta birinin gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğiniz kadar “cesurca”, hatta “ayıp” şeyleri klavye ve ekranın arkasında olmanın verdiği güven hissi sayesinde çekinmeden yazabiliyoruz.
Masum olduğunuz yanılgısı
Sanal olması, gerçek hayatta bir yansıması olmaması sosyal medya üzerinden yaşanan ilişkilerin zararsız olduğu hissine kapılmamıza neden olabiliyor. Bu nedenle bazı sosyal medya “arkadaşlıklarını” aldatma olarak görmüyor ve devam ettiriyoruz.
Sanal olması, gerçek hayatta bir yansıması olmaması sosyal medya üzerinden yaşanan ilişkilerin zararsız olduğu hissine kapılmamıza neden olabiliyor. Bu nedenle bazı sosyal medya “arkadaşlıklarını” aldatma olarak görmüyor ve devam ettiriyoruz.
Gizlilik yanılgısı
İki kişi arasındaki bir Facebook mesajının gizli olduğu varsayımı ile mesajlarımızı kimsenin göremeyeceğini varsayıyoruz. Hacker olarak çalıştığım yılların bana öğrettiği bir şey varsa o da, söz konusu internet olduğunda, gizliliğin sadece bir hayal olduğudur.
İki kişi arasındaki bir Facebook mesajının gizli olduğu varsayımı ile mesajlarımızı kimsenin göremeyeceğini varsayıyoruz. Hacker olarak çalıştığım yılların bana öğrettiği bir şey varsa o da, söz konusu internet olduğunda, gizliliğin sadece bir hayal olduğudur.
Tehlikeli bölgede olduğunuzu nasıl anlarsınız? (veya eşiniz sizi sosyal medya üzerinden aldatıyor mu?)
Yukarıda ele aldığımız nedenlerle ve insan psikolojisinin doğal bir sonucu olarak kendinizi bir sosyal medya ilişkisinin içinde bulabilirsiniz. Aşağıdaki maddeler sizin böyle bir ilişki içerisinde bulunup bulunmadığınızı anlamanızı sağlayacaktır. Bu maddeler aynı zamanda eş veya sevgilinizin de sosyal medya üzerinde bir ilişki yaşaması halinde gözlemlenebilecek davranışlardır. Bu noktada önemli bir uyarı yapma ihtiyacı duyuyorum, bu maddelerden birinin veya birkaçının size veya eşinize uyması KESİNLİKLE aldattığınız veya aldatıldığınız anlamına gelmez, aklımızı kullanalım, sakin olalım.
- Bu kişiyi eklerken içiniz rahat değildi
Tamam, tanıyorsunuz ama iş/okul dışında da ortak bir noktanız yok gibi. Arkadaşlık isteğini “ayıp olmasın” diye kabul etmek zorunda kaldınız. Hayal kurmayın, bu tedirginlik içgüdülerinizin “size asılacak” demesidir. - Mesajlarınızı kontrol etmek bir dürtü haline geldi
“Acaba bir şey yazdı mı?” sorusu sürekli aklınızda ve siz fark etmeden bile eliniz telefona gidiyor ve mesajlarınızı kontrol ediyorsunuz. - Bilgisayarın başından kalkmak veya telefonunuzu elinizden bırakmak zorlaştı
Mesaj programının önünüzde açık olmadığı dakikalar size saat gibi gelmeye başladı. Telefon adeta elinizin bir uzantısı halini aldı. Evet, siz bu sosyal “arkadaşınıza” bir sosyal “arkadaşın” başka bir sosyal “arkadaşa” vermesi gerekenden çok daha fazla değer veriyorsunuz demektir. - Eşiniz/sevgiliniz odaya girdiğinde boş masaüstüne bakıyorsunuz
İtiraf vakti; yaklaştığını duydunuz ve tam odaya girmeden mesajları yazdığınız ekranı kapattınız. Karşınızda ya boş masaüstü kaldı, ya da alt tarafta açık olduğunu bile unuttuğunuz bir sayfanın en anlamsız bölümü. - Sosyal medya “arkadaşınıza” eşinize karşı olduğunuzdan çok daha açıksınız, daha çok konuda ve size daha anlamlı gelen paylaşımlarınız var
Müdürünüzle konuştuklarınızı, trafiği, arkadaşlarınızla aranızda geçenleri eşinizden/sevgilinizden önce sosyal medya “arkadaşınıza” anlatıyorsunuz. Öyle ki, bazı günler aynı şeyi ikinci kez anlatamayacak kadar yorgun olduğunuz veya içinizden gelmediği için eşiniz/sevgilinizle paylaşmıyorsunuz bile. - Telefonunuzun tuş kilidini açmak matematik problemi çözmekten daha zor
Tuvaletteyken, yemek yaparken veya uyurken bir şekilde telefonunuzun “ortada kalması” halinde eşinizin okumasını istemediğiniz mesajların da yoğunluğuna bağlı olarak parolanızı veya kilit şeklinizi değiştirdiniz/zorlaştırdınız. - Yüz yüze görüşme fikri size sıcak gelmeye başladı
Sadece yazmak size yetmemeye başladı, gerçek hayatta görüşmek ve paylaşımlarınızı orada da sürdürmek istiyorsunuz. Kendinize bile itiraf edemeseniz de; sosyal medya “arkadaşınızı” resmen özlüyorsunuz. - Sosyal medya “arkadaşınızın” sizinle yazışmadığı zamanlarda neler yaptığını düşünmeye başladınız
Lisedeki gibi; kendinize “acaba şimdi ne yapıyor?”, “acaba o da beni düşünüyor mudur?” benzeri naif sorular sormaya başladınız. Dalgınsınız, eşinizin/sevgilinizin söylediklerinin yarısını dinliyorsunuz, aklınızın bir köşesinde hep sosyal medya “arkadaşınız” var. - Sosyal medya “arkadaşınızla” diğer arkadaşlarınızla veya ailenizle geçirdiğinizden daha fazla süre geçirmeye başladınız
Akşam yemeğinizi yediniz normalde televizyon seyredecekken elinize telefonunuzu alıp “arkadaşınızla” yazışmaya başladınız. İştekilerle öğle yemeğine gittiniz, onlarla sohbet etmek yerine telefonunuz elinizde “arkadaşınızla” yazışıyorsunuz. Evet, fiziksel olarak aileniz veya arkadaşlarınızla olabilirsiniz ama zamanınızı onlarla değil, “arkadaşınızla” geçiriyorsunuz. - Siz veya “arkadaşınız” birbirinize karşı olan duygularınızı açıkça yazmaya başladınız
“Seni seviyorum” da yazılmış olabilir, “biliyor musun seninle aynı katta çalışırken sana hayrandım” gibi daha masum ve kaçış planı hazır (örn. ama şimdi Deniz’le çok mutluyum, o benim herşeyim, önümüzdeki ay Paris’te evleniyoruz) bir cümle de. Hangisi olursa olsun, duygular artık açıkça yazılmaya başlandı. - Sosyal medya arkadaşınız size eşiniz veya sevgilinizden daha çekici gelmeye başladı
Gerçekten açıklamaya gerek var mı? - İkinizden biri “sence de çok hızlı gitmiyor muyuz?”, “daha önce böyle bir şey yapmamıştım”, “bu yazdıklarıma ben bile inanamıyorum”, “anlatsam inanmazlar”, “sanki bunları yazan başkası” gibi cümleler kuruyorsanız
Evet, bunları yazan siz değilsiniz, sağduyunuz. İçgüdüsel olarak bir şeylerin ters gittiğinin farkındasınız ve karşı taraftan vicdanınızı rahatlatacak şeyler duymaya ihtiyacınız var. Bu cümlelerin ayrıca karşı tarafın kendini özel hissetmesini sağlarken sizin de olası bir kaçış planınızın temelini oluşturma gibi işimize çok yarayan özelliklerinin olduğunu hepimiz biliyoruz.
No comments:
Post a Comment